En sevdiğim dizinin , hiç sevmediğim karakteri

Merhabalar ,

Bu sayfa benim yaşadığım hayatın , tercihlerimin , beni getirdiği noktaların ve sonrasında çöküşümün zamanla kaleme dökülmüş hali. Şimdi ne mi hissediyorum ben ? Kara bir leke gibi. Hepinizin hayatlarında , ailemin , arkadaşlarımın , çevremin , eski aşklarımın , portakal çiçeklerinin .. Hepsinin hayatında kara bir leke gibiyim ben. Sanki burada olmamın tek bir kimseye dahi faydası yok gibi. Ben bir ruh emici gibiyim..

Verdiğim kararların , güçlü duramayışımın , güçlü görünmeme rağmen böylesine zayıf oluşumun mu neticesini çekiyorum diye düşünmüyorum değil. Dağın görünen kısmı çok yüksek diye belki de bunca fırtınaya maruz kalıyorum. Şimdi ben napıcam ?

Güçlü yanım ve güçsüz yanımın altına ezilmekle mahkum aldı. Öyle güçlü gösterdim ki dağın görünen yüzünü tüm fırtınalarda oradan oraya savruldum. Şimdi hayatımın neresindeyim ? Bir zamanlar inandığım bir yol vardı .. Ben bu yola nereye varmak için çıktım diyordum. Şimdi sahip olduğumu düşündüğüm aşkı , ne olursa olsun bırakmaz dediğim adamın sevgisizlikleri arasında savruldum gidiyorum. Paramparça… Düşe kalka…

Kalmaya çalıştığım yer bana hiç bir şey ifade etmiyor. Ama bir adımda uzağa gidemiyorum.

Mutluluk nedir ? Ben hangi sabaha gülümseyerek kalkacağım ? Ben uğruna uğraşılmaya değmez biri olduğuma ikna oldum. Peki siz neden beni buna ikna etmek için bu kadar uğraştınız. Ben neden bunların hiç biri yaşanırken buna müdahile edemedim. Kendime bunca çok şeyi neden yaptım ben ? Hayatı tam ortasından yakalamaya çalışırken , mutlu olduğuma en çok inandığım anları neden terk ederek bir yola çıktım. Yollarımı sürekli değiştirdim. Zannettim ki hepsini bilinçli yapıyorum. Zannettim ki “sağ yol karanlık , soldan gideyim” diyerek karar verdim. Hayır. Savruldum. Rüzgar öyle kuvvetli , fırtına öyle şiddetliydi ki sağ yolun aydınlık olup olmadığını bile göremedim. Sonra savrulmaya devam ettim. Önümde hiç bir şeyin rüzgarı kesmesine müdahile etmedim. Dedim ya yalın ayak , camlara basarak , fırtınada uçan her şey üstüme çarparak devam ettim yürümeye. Nereye varacağımı bilmeden. Elimden tutanlar oldu ellerini ittim , elimden tutmayanlar oldu savurdum başka yerlere . Bu hayat benim simülasyonum dedim. Bunun orta noktası benim dedim. Önemliyim , değerliyim , bambaşkayım dedim. Siz benim gibisini zor bulursunuz dedim. Sonra kendimle yüzleştim. Benim gibisini sanki zor değil çok buldular. Çünkü benim kimseye verebilecek bir şeyim yoktu. Benim bir özelliğim yoktu , benim bir güzelliğim yoktu. Ben bunların varlığına nasıl inandırıldım. Şimdi ödüm kopuyor benden giden biri beni özlemezse diye. Çünkü neden özlesin ki ?

Ben bir bedende istemediği biri ile mahkum edilmiş gibiyim. Müebbet yedim ama bu hapiste yanıma hiç sevmediğim birini vermişler gibi.

Sahi tek leke ben miyim ? Tek sevmeye değmeyen kişi ben miyim ? Benden giderken , beni buna ikna ederek gittiğinize hiç utanmadınız mı ?

En sevdiğim dizinin en sevdiğim karakteri Necdet.. Yıllarca karşılıksız olarak aşkına tutunmuş , aşkı için her türlü fedakarlığı yapmış Necdet.. Diğer tarafta aşkını ne kalbine gömmüş ne ortaya koymuş sadece kaçmış gitmiş Ahmet.. Gel gelelim esas kız Ahmet’i seviyor. Ama Ahmet gözünün içine baka baka onu acıtıyor. Ama gel gelelim esas kız onu seviyor. Evde Necdet’imin yanında hüngür hüngür ağlıyor. Çünkü Ahmet’i seviyor , Necdet’i sevmiyor. Ahmet hak ediyor mu ? Bence hiç . Bilin bakalım ben bu sevimli hikayede kimim. Ahmet’im. Necdet gibi fedakar olamam , aşkımın peşinden umutsuzca gidemem. Ben Ahmet gibi hırçınlaşır savrulurum.

Tabi ki yanlış olan benim…

Onca aşklar yaşadım . Sevdim , sevildim , terk edildim , ağladım , ağlattım . Bu benimle hayatımla çok uzun bir yolculuktu. Bu şimdi benim intihar mektubum. Yarın aynı kadın olmayacağım. Bu benim sevmediğim , sevdiğim her şeyle vedalaşmam . Hoşçakal en sevdiğim dizinin hiç sevmediğim kahramanı Ahmet . Ben artık Ahmet değilim..

Şimdi bambaşka bir dizi , bambaşka bir kahraman olacağım.


En sevdiğim dizinin , hiç sevmediğim karakteri’ için 3 yanıt

Yorum bırakın